Hemen herkesin gördüğü, duyduğu ve bildiği gibi, CHP’nin Manisa Milletvekili, Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’deki eski Temsilcisi, Grupbaşkan vekili, Grup Başkanı, Grup Sözcüsü ve CHP’nin yeni-çiçeği burnunda Genel Başkanı Özgür Özel; göreve başlar başlamaz basın yayın organlarının karşısına geçti ve >HALKI SOKAĞA ÇAĞIRIYORUM…< diyerek bence Genel Başkanlığının ‘ilk gafını yaptı, ilk potunu kırdı, hattâ ilk çamını devirdi!’ Çünkü, ülkemiz Özgür Bey’in kastettiği veya sözünü ettiği sokaklardan, artı sokak kavgalarından-sokak çatışmalarından çok çekti… O nedenle, dünyanın birbirine girdiği, bölgenin bir kısmının barut fıçısına, bir kısmının kan gölüne döndüğü, bir kısmının ise eli tetikte beklediği, teröristlerin ise sınırda Mehmetçiğimizi tahdit ettiği ve bu tür olumsuzlukların insanları daraltıp bunalttığı bir dönemde halkı sokağa çağırmak, terörizme, teröristlere prim vermek gibi bir şey olur!
Özgür Bey’in söz konusu çağrısına Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) bağlı bir kısım avukatın yürümesi dışında uyan-katılan olmadı… Ya tersi olsaydı. Yani halk Özgür Özel’in çağrısına uyup sokağa dökülmüş olsaydı veya Yargıtay’ı basmış olsaydı sonuç ne olurdu? Ben böyle şeylerin sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum… Şükürler olsun ki milletimizin aklı selimi galip geldi ve Özgür Bey’in çağrısına kulak asan olmadı… Şükrediyorum, çünkü bu tür çağrıların halkı nereye götüreceği veya nerede durduracağı hiç belli olmaz… Ve bunun kötü örnekleri 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi ile 5’li çete destekli 28 Şubat Postmodern Darbesi öncesinde yaşanmıştır!
Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve yönetimini statükocu bulduğu ya da öyle gördüğü için Değişim iddialarıyla, hattâ nidalarıyla CHP’nin Genel Başkanlığına aday olan ve geçtiğimiz hafta da seçilen Özgür Özel, iktidara aday bir partinin Genel Başkanı gibi değil de; ömür boyu muhalefette kalma niyetinde olan veya marjinal bir Parti’nin Genel Başkanı gibi konuştu ve iki yüksek mahkeme arasında atılan bir düğümü TBMM’de çözmek yerine, sokakta çözmeyi denedi, ama küçük bir azınlığın dışında buna uyan olmadı. ‘Uyan olmadı’ diyorum ve bunu büyük devletimin bekâsı, asil ve necip milletimin birliği bütünlüğü, kadirşinas insanımın saadeti ve selâmeti için diliyorum… Çünkü ben bir dönem lâfta Cumhuriyet, sözde çağdaşlık, güyâ lâiklik ve benzer mitinglerde iyi niyetli insanları art niyetli kalabalıkların peşin sıra sürüklenerek sokağa döküldüğü, bu dökülmelerinde hiçbir şeyi halletmediği gibi, tam tersine devasa problemler ürettiğini dün bugün gibi ve kahrolarak hatırlıyorum…
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; Yargıtay ve AYM arasından yaşanan uyuşmazlık konusu değil benim, birçok hukukçunun bile ayrıştığı, uyuşamadığı bir konu… O nedenle ben bu iki saygın ve yüksek mahkememizin görüş ayrılığına düştüğü, dolayısıyla söz konusu davanın kilitlendiği bir konuyu kadıyı kadıya şikayet ederek ve bu nedenle halkı sokağa dökmek veya Yargıtay’a yürütmek yerine TBMM’ye, o da olmazsa referanduma götürmek, doyasıyla da bir kör düğüm haline gelen bu konuyu milletin vekillerine veya kendisine çözdürmek gerekmez mi?’ diye düşünüyorum. Ve ‘hadi halkı sokağa döktünüz ve milleti Yargıtay’a yürüttünüz, o zaman bu kördüğüm çözülecek mi? Yani sokaklar AYM ile Yargıtay düğümünü çözebilecek mi?’ diye sormak istiyorum… Çünkü sokaklar hiçbir sorunu çözmediği gibi, tam tersine düğümlüyor ve bunun çok örnekleri vardır! Ve sokakların düğümlediği konular Özgür Özel’in kendisi tarafından da partisi tarafından da çözülemez… O nedenle Özgür Özel’in, ‘kadrolu veya uzatmalı Anamuhalefet Partisi olmasının’ değiştirilmesin teklif dahî edilmesinin mümkün olmadığı bir siyasi Parti gibi olan CHP’nin yeni Genel Başkanından halkı sokağa çağırmak ya da milleti Yargıtay’a yürütmek yerine, millî ya da ulusal siyasetler üretmesi, millete yararı dokunacak planlar yapması ve projeler geliştirmesi beklenirdi… Yani, Özgür Bey’in, seçilmesine vesile olan değişim rüzgarını arkasına almak ve iktidar partisi adayı olmak varken, halkı sokaklara dökmek ve milleti Yargıtay’a yürütmek istemesi bence büyük bir yanlıştı!’ Ki, bu çağrı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yılda bir iki kez yaptığı bir çağrı idi. Ancak Özgür Bey bu hatayı seçildiği günün ertesinde yaptı!’ diyor ve bu tür hataların bir daha tekerrür etmemesini diliyor’ herkese sokaklı değil, TBMM’li saygılar sunuyorum.
POLİTİKACI KALBİNİN DİLİYLE KONUŞABİLDİĞİ
GÜN, DEVLET ADAMI OLMUŞ SAYILIR…
Ali Fuat Başgil
USTA POLİTİKACI, DÜŞMANLARINI BİLE KENDİ
TARAFINDA KULLANMAK HÜNERİNİ GÖSTERENDİR!
Cenap Şahabettin
POLİTİKA BOKS GİBİDİR, SADECE RAKİBİNİZİ
NAKAVT ETMEYE ÇALIŞIRSINIZ…
İdi Âmin (eski boksör ve Uganda eski Cumhurbaşkanı)
PARTİLER GEMİDEKİ YOLCULARA BENZERLER
EĞER GEMİYİ DEVİRECEK OLURLARSA, HEPSİ DE
YOK OLACAKLARDIR! Andre Maurois
AHLÂK BAKIMINDAN YANLIŞ OLAN BİR ŞEY
POLİTİKACI AÇISINDAN DA DOĞRU OLMAZ
E. Gladstone
LİDER ÖRNEKLE ÖRNEKLİK EDER, GÜÇLE DEĞİL
Un Tzu
BİR OY TÜFEĞE BENZER, İŞLEVSELLİĞİ
KULLANICISININ KARAKTERİNE BAĞLIDIR
Theodore Roosevelt
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)