Çiftçilerin tamamı bilmese ve birçoğu kutlamasa da Dünya da 14 Mayıs tarihi ‘’Dünya Çiftçiler Günü’’ olarak kutlanıyor… O nedenle ben daha yazımın başında dünya çiftçilerinin gelmiş geçmiş günlerini kutluyor, bizim çiftçilerimize sağlık sıhhat ve afiyetler diliyorum. Şimdi de çiftçilerle ilgili görüş ve düşüncelerime geçmek istiyorum:
Övünmek gibi olmasın ama köylü ve çiftçi veya rençber bir ailenin evlâdı olsam ve ilkokulu köyümde okusam da ailenin en küçük evlâdı, biraz da sempatik veya şirin olmam nedeniyle olsa gerek Babam merhum beni hiç çalıştırmadı, hattâ beni çalışmak için gittiği tarlalarımıza, bağımıza bahçemize bile götürmedi. Sebebi de ‘oğlum ya okusun adam olsun ya da iyi bir meslek sahibi olsun idi! Ben okuyup adam oldum mu ya da iyi bir meslek sahibi olabildim mi orası tartışmalı ama tartışmasız bir çiftçi dostu ve iyi bir rençber gözlemcisi olduğum doğrudur!
Birçoğumuzun bildiği, gördüğü ya da duyduğu gibi, geçtiğimiz hafta sonunda, yani 12 Mayıs Pazar günü ‘’Anneler Günü” idi ve kent merkezlerinde bulunan annelerin günleri bir şekilde kutlandı... Ancak varoşlar da-kenar mahallelerde ikâmet eden gariban anneler de köy ve kasabalarda ikâmet eden, dolayısıyla da çiftçilik-rençberlik yapan ve elleri öpülesi anaların günleri kutlanmadığı, hal ve hatırları sorulmadığı gibi, belki o anaların bugünden haberleri bile yok! O nedenle ben burada bir parantez açarak bugünden, yani ‘Anneler Günü’nden haberleri dahî olmayan, olsa bile kutlayamayan tüm annelerin ve anaların geçmiş günlerini kutlamak ve tamamına sağlık, sıhhat ve âfiyet dileklerimle birlikte işlerinde kolaylıklar, kazançlarında bereketler, yuvalarında saadetler ve yurtlarında mutluluklar dilemek istiyorum. Şimdi de sözü adı olsa da uygulaması olmayan-olamayan günlerden biri olan ‘Dünya Çiftçiler Günü’ne getirmek istiyorum:
Şöyle ki; devrimiz de bir çok iş gibi çiftçilik te mecrasından çıktı-çıkarıldı maalesef… Çünkü gelişen ve her gün değişen teknoloji ile birlikte hormon, ne idüğü belirsiz katkı maddeleri, plastik, alüminyum gibi zararlı maddeler ve enva-i türlü zirai ilaçlar, sunî gübre ve tohumlar en küçük mezralara, en yoksul ailelere bile girdi, dolayısıyla da çiftçiliği de çiftçilerin işlerini de biraz kolaylaştırdı, ama ürettikleri ürünleri de sûnîleştirdi… Ancak bana göre bu oluşumların sorumlusu çiftçiler veya rençberler değil, kendilerinin veya işletmelerinin kârından başka bir şey düşünmeyen etkililer ve bu etkililere ses çıkarmayan yetkililerdir!
Velhâsıl-ı kelâm; bir çok meslek gibi çiftçilik de bir peygamber mesleği olduğu gibi, olmazsa olmaz mesleklerden biridir, hattâ başında gelir… Ve mesleklerini en iyi, en güzel bir şekilde icra etmeye çalışan tüm çiftçilere sahip çıkılmalı… Çünkü, uzun bir süredir insanlar köy ve kasabalardan kent merkezlerine göç ettiler, göç etmeye de devam ediyorlar. Hal böyle olunca da çiftçilik-rençberlik yaşlılara kalıyor… Yaşlıların üretimleri ise hem amatörce oluyor hem de yetersiz oluyor. Dolayısıyla da arz talep dengesini bozuyor bu durum da gereğinden fazla, fâhiş fiyat artışlara neden oluyor… Daha da beteri tek emekleri alıp satmak olan aracıların ve marketlerin kârlârına kâr katmalarına sebebiyet veriyor… O nedenle ben ‘üretici çiftçilerimizin dernek veya kooperatif adı altında teşkilatlanmalarını, dolayısıyla da güçlenmelerini, güç birliği yapmalarını ve tüketicilerin de o nasırlı elleri öpülesi üreticileri desteklemelerini diliyor, bu vesileyle tüm çiftçileri-rençberleri saygıyla selamlıyorum…
Hülâsâ-i netice; tüm mesleklerin pirleri peygamberler olduğu gibi, çiftçilerin-çiftçiliğin veya rençberliğin pîri de insanlığın atası-babası olan Hz. Âdem (a.s)’dir-Âdem Peygamberdir. Yani, birçok meslek olduğu gibi, çiftçilik de bir peygamber mesleğidir! O nedenle bu mesleğin erbabı olmakla gurur-onur duyulmalı, diğer insanlar da bu mesleğin erbaplarını tebrik ve taltif etmelidir… Çünkü, ‘çiftçiler insanların en temel ihtiyaçları, zarurî gıda maddeleri olan ürünleri üretiyorlar, bunun için de âdetâ iğneyle kuyu kazıyorlar!’ diyor, herkese ‘çiftçili-rençberli, bol kazançlı ve bereketli’ saygılar sunuyorum.
İLK İNSAN (Âdem a.s) İLK ÇİFTÇİ İDİ!
TOPRAKSIZ ÇİFTÇİ BIRAKILMAMALIDIR.
MİLLÎ EKONOMİNİN TEMELİ ZİRAATTIR.
HEPİMİZİN İLK ANASI VARDIR, TOPRAK..!
HARMANI OLMAYANIN DERMANI OLMAZ.
EKMEDEN BİÇİLMEZ! TOPRAK, DÖKÜLEN
HER DAMLA ALIN TERİNİN KARŞILIĞINI VERİR.
TOPRAĞIN VERDİĞİNİ HİÇ BİR ŞEY VEREMEZ..!
KÖTÜ TARLANIN VERDİĞİNİ, YİĞİT KARDEŞ VERMEZ!
ÇİFTÇİYE YAĞMUR, YOLCUYA KURAK, CÜMLENİN
MURADINI VERECEK HAK… BUĞDAY BAŞAK VERİNCE
ORAK PAHAYA ÇIKAR (KIYMETE BİNER!)
Özlü sözlerden seçmeler…
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)