Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan biri olan Turgut Özal’ın önce Başbakanlık Müsteşarlığı sırasında başlattığı Başbakan Yardımcılığı sırasında Ülkemizin gündemine soktuğu, daha sonra da devam ettirdiği ‘24 Ocak Kararları ve Serbest Piyasa Ekonomisi’ uygulaması, diğer hükümetler tarafından da devam ettiriliyor… Ancak, önceleri biraz işe yarasa da, ‘Serbest Piyasa Ekonomisi’ son zamanlarda ‘vatandaşı kazıklama ekonomisine’ dönüştü-dönüştürüldü maalesef… Yani muhteris üreticiler, gözü gönlü aç aracılar ve insafın ‘İ’si olmayan alıp satıcılar veya tüccarlar, milletin en temel gıda maddelerini ve ihtiyaç mallarını-malzemelerini bile fâhiş fiyattan satıyorlar! Ki, parası olan bazı kişiler de ‘nasıl olsa zam gelecek, fiyatlar artacak…’ diyerek aldıkça alıyor, aldıkça alıyorlar… Dolayısıyla da fiyatları kamçılıyor, gereğinden fazla fiyat artışlarına, ürünlerin olması gerekenden önce veya çok fazla zamlanmasına yol açıyor, neden oluyorlar! Ondan sonra da tıpkı bir Yavuz Hırsız gibi suç bastırıp ya da suçlu arayıp gereksiz ya da gereğinden fazla fiyat artışlarından, fâhiş fiyata ürün ve mal mülk satışlarından, zamlardan ve enflasyonun yükselişinden yakınıyorlar…
Çok tabiidir ki, her ürünün ve mâmülün mutlaka bir girdisi çıktısı ve kendine göre bir mâliyeti var… Ancak ürünlerinin kalitesini düşürmelerine rağmen fiyatlarına türlü türlü bahanelerle zamlar yapan, fâhiş-yüksek fiyattan mal ve mâmul satan satıcılar da hısım veya hasım gözüyle değil, gerçekçi bir denetlemeye tâbi tutulmalılar! Meselâ 500 miligramlık bir şişe suyun satış noktalarına teslimiyeti 3-4 lirayı geçmezken, en kenar mahalledeki bakkalda 8-10 liradan, zincir marketlerde 10-15 liradan, yol üzerindeki ve bilhassa dinlenme tesislerindeki lokanta ve marketlerde 15-20 liradan, restoranlarda ise 30-40 liradan satılıyor. Yani bazı satıcıların sudan kârları 10-15 katı buluyor… Sorduğun zamanda da satıcılar buna ‘benzin, mazot veya doğalgaz fiyatlarını, nakliyat maliyetlerini, iş yeri ya da dükkân kiralarını, artı kendilerinin ve çalıştırdıkları elamanların aylıkları ile beraber sigorta veya yüksek prim tutarlarını ve benzer şeyleri sayıp döküyorlar….
Ancak, istisnaları hariç, pandemi dönemini, Doğu Anadolu depremini, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı ve benzer olumsuzlukları bahane eden ve bu bahanelerin arkasına sığınmayı gelenek hâline getiren, dolayısıyla da fâhiş fiyatlarla ürün satan üreticilere, imâlatçılara, fabrikalara, toptancılara, perakendecilere ve benzer iş yerlerine verilen göstermelik ya da sembolik cezalar caydırıcı olmuyor-olamıyor… O nedenle ben ‘bunlara Ahi Evran kuralları gibi kurallar uygulanmalı, dolayısıyla da vatandaşa attıkları kazıkların bedeli ödetilmeli! Ayrıca denetimler ve kesilen cezalar iktidara ya da iktidar partisine veya falan gruba, filan gruba yakınlığı veya uzaklığı göz önünde bulundurularak değil, hakkaniyetli, gerçekçi bir şekilde yapılmalı..!’ diye düşünüyorum.
Bizim insanımız süper veya zincir marketler de ya da AVM’lerde her gün değişen etiketlerinin sorumlusu olarak asgarî ücretlerle, tatili hiç, gecesi gündüzü ise belli olmadan çalışan tezgâhtarları ya da kasiyerleri suçluyor ve onları hırpalıyorlar… Benim herhangi bir market ya da AVM’de çalışan bir yakınım yok ama tanıdığım çok… Ve bu tanıdığım market ya da AVM çalışanları da her gün etiket değiştirmekten şikâyetçiler ama, patronları öyle istediği için etiket değiştirmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar…
Sizlerde görmüş veya duymuşsunuzdur, bazı insanlar ve bilhassa 3 ayda bir maaş alan emekliler, ‘nasıl olsa fiyatı artacak diye’ elindeki avcundaki parasını pulunu mala mülke, hatta markete yatırıyorlar ki, tanıdığım bir emekli ve yaşı 70’ini çoktan geçmiş olan bir astsubayın, toz şekerin az bulunduğu sıralarda 50 kiloluk bir şeker çuvalını aldığı halde 2. bir şeker çuvalı daha aldığını, hattâ 3’üncüsünü de almaya çalıştığını biliyorum…
Ve herkesin bildiği ve acı acı hatırladığı gibi, pandeminin kasıp kavurduğu sıralarda memlekette kolonya bulmak bile zorlaşmış, fiyatlar 2’ye 3’e, hattâ 4’e 5’e katlamıştı! Çünkü o sırada birçok insan ihtiyacından kat kat fazla kolonya alıp satmaya başlamıştı…
Uzun lâfın kısası ve meselenin hülâsâsı; yukarıda izah etmeye çalıştığım nedenler ve buna benzer sebepler ortadan kalkmadığı, meselâ gereksiz veya gereğinden, daha doğrusu ihtiyaçtan fazla alışverişler, stoklamalar-depolamalar devam ettikçe ve çok tabiidir ki denetimler yeterince yapılmadıkça ve muhteris üretici, aracı, komisyoncu, toptancı, hattâ perakendecilere caydırıcı miktarlarda cezalar verilmedikçe enflasyon da düşmez, fiyatlar da yerinde saymaz..!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
GERÇEK ZENGİNLİK ‘MAL ÇOKLUĞU’ DEĞİL
GÖNÜL TOKLUĞUDUR...
MÜSLÜMAN OLAN, YETERLİ GEÇİME SAHİP
KILINAN VE ALLAH’IN (c.c) KEDİSİNE VERDİKLERİNE
KANAAT ETMESİNİ BİLEN KURTULMUŞTUR…
…GERÇEKTEN ‘DÜNYA MALI’ ÇEKİCİ VE TATLIDIR. KİM ONU
HIRS GÖSTERMEKSİZİN ALIRSA, O MALDA KENDİSİNE
BEREKET VARDIR. KİM DE ONA GÖZ DİKEREK HIRSLA
ALIRSA, O MALIN BEREKETİ OLMAZ. BÖYLESİ KİŞİ
YİYİP YİYİP DE BİR TÜRLÜ DOYMAYAN OBUR GİBİDİR…
Hadis-i Şerif
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)