Türkiye genelinde veya Burdur özelinde aynı mıdır değil midir onu bilmiyorum ama geçtiğimiz haftaki Cuma namazlarını Burdur Merkezdeki câmilerde veya bizim cami de (.) kılan Müslümanlar, (İŞ AHLÂKI: TOPLUMSAL HUZURUN KAYNAĞI) başlıklı güncel, güncel olduğu kadar da güzel ve uzunca bir hutbe dinlediler… Ve Cuma hutbesinin bir bölümünde ve benim duyabildiğim ya da anlayabildiğim kadarıyla,
“İş ahlâkı çalışma hayatının tamamını kapsayan bir değerdir. Memur olmanın ahlâkı olduğu gibi âmir olmanın da ahlâkı vardır. İşçi olmanın ahlâkı olduğu gibi işveren olmanın da ahlâkı vardır. Esnaf olmanın ahlâkı olduğu gibi müşteri olmanın da ahlâkı vardır…
Memur olmanın ahlâkı, devletine sadâkaltle bağlı kalmak, milletine nezâket ve özveriyle hizmet etmektir. Âmir olmanın ahlâkı ise, hak ve adaletten asla ayrılmamak, himâyesindeki kişilere hakkaniyetle davranmaktır…
İşçi olmanın ahlâkı, işini sağlam ve kaliteli yapmak, işyerinin emâneti olarak görmektir. İşyerinin imkânlarını şahsî ihtiyaçları için kullanmamaktır. İşveren olmanın ahlâkı ise, işçiye huzurlu bir iş ortamı oluşturmaktır. Onun sosyal haklardan mahrum bırakmamak, alın teri kurumadan ücretini tam ve vaktinde ödemektir.
Esnaf olmanın ahlâkı dürüstlükten ayrılmamaktır. Malın kusurunu gizlememek, stok ve karaborsacılığa tevessül etmemek, helâl kazancına haram bulaştırmamaktır. Sevgili Peygamberimiz (sav) ‘bizi aldatan bizden değildir’ hadis-i şerifi gereğince müşterisini aldatmamak, ölçü ve tartıyı eksik yapmamaktır. Müşteri olmanın ahlâkı ise, esnafa verdiği sözü yerine getirmek, borcunu zamanında ödemek, onu zarara uğratacak her türlü söz ve eylemden kaçırmaktır…
İş hayatında duyarlılığın azaldığı, kanaat, doğruluk ve dürüstlük gibi erdemlerin zayıfladığı, ahlâk kavramının içinin boşaltıldığı ve istismar edildiği bir çağda yaşıyoruz. Dünyevîleşme, bencillik, bir malı değerinden fazlaya satmak veya kiraya vermek suretiyle çok kazanma arzusu gibi yanlış tutum ve davranışlar toplumsal huzuru ve barışı derinden etkilemektedir. Oysaki güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen Allah (c.c) Resûlü (s.a.v), ‘Hiç biriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe tam anlamıyla îman etmiş olmaz’ buyurmuş, şahsî menfaatlere takılıp kalmayı, başkalarının hak ve hukukunu gözetmeyi, sosyal hayatta âdil ve dengeli olmayı bizlere tavsiye etmiştir. Bizlere düşen görev, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in sadâkatini kuşanarak her işimizi emânet bilinciyle sahiplenmektir. O’nun hak duyarlılığına riayet ederek işçinin hakkını zâyi etmemek, iş sağlığı ve güvenliğine daha fazla hassasiyet göstermektir…” denmişti!
Hâsılı; Diyânet’in veya İlimiz Müftülüğünün hazırladığı ve geçtiğimiz Cuma günü de ‘imam hatiplerimizin’ minberlerden îrat ettikleri hutbe de günümüzün Müslüman esnaflarına, tüccarlarına, müşterilerine, âmir ve memurlarına, işçi ve işverenlerine birbirinden güzel öğütler-tavsiyeler veya hatırlatmalarda bulunulmuştu! Ancak hocalar o hutbeyi birbirinden değerli sanâtkârlarımızı ya unutmuşlar ya da hutbeyi daha fazla uzatmamak veya konuyu dağıtmamak için olsa kısa kesmişlerdi… O nedenle ben bu günkü yazımda, o hutbede bahsi geçmeyen sanatkârlarımıza değinmek istiyorum:
Neml Sûresi ve 88. Âyet-i kerimesinde Cenab-ı Hakk, “Dağları görür, onları hareketsiz, yerlerinden donmuş sanırsın. Halbuki onlar, bulutların yürümesi gibi geçer giderler. Bu her şeyi sağlam ve mükemmel yapan-yaratan ALLAH’IN (c.c) SANATIDIR! Şüphesiz O, yatığınız her şeyi en iyi yapan-yaratan ve en iyi bilendir” buyuruyor… Bu âyet-i kerîmeden de anlaşılacağı üzere, Cenab-ı Allah sanata büyük önem, sanatkâra olağanüstü değer veriyor! Ayrıca günümüz de sanatların birçoğunun birer peygamber mesleği olduğu unutuluyor!
Onu da ben hatırlatmak istiyorum:
Meselâ Âdem Atamız (a.s) sofi, ekinci-çiftçi idi… İdris (a.s) yazıcı, terzi idi… Hud (a.s) tüccar idi… İsmail (a.s) avcı idi… Salih (a.s) deveci idi… Musa ve İshak (a.s’lar) çoban idi… Îsa (a.s) marangoz idi… İbrahim (a.s) sütçü idi… Zülküf (a.s) ekmekçi idi… Üzeyr (a.s) bağcı idi… İlyas (a.s) dokumacı idi… Emriya (a.s) cerrah, Lokman (a.s) doktor-hekim idi…
Uzun lâfın kısası ve meselenin hülâsâsı; işinin ehli olan veya işini en iyi, en güzel şekilde yapan veya yapmaya çalışan her sanâtkâr bir peygamberin mesleğini icra etmekte olduğunun bilincinde olmalıdır… Ve günümüzde bunun böyle olduğunu bilen sanatkâr sayısı azalsa da, işini bihakkın yapan, mesleğini hakkıyla icra eden sanatkâr sayısı az değildir..
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; sanat ilk insan Hz. Âdem ile başlamış ve son insana kadar da devam edecek olan bir meslek olduğu gibi, sanâtkâr olmak ta çok öneli bir meziyettir… O nedenle, ben ‘mesleklerini bihakkın icra eden tüm sanatkârlara selam olsun, Cenab-ı Hakk kazançlarına katın katın bereketler versin, sağlık ve sıhhatleri dâim kılsın!’ diyor, herkese ‘sanatkârâne’ saygılar sunuyorum.
SANAT ALTIN BİLEZİKTİR…. VE KİŞİNİN ELİNDEKİ SANAT,
DEĞERİ HİÇ EKSİLMEYEN BİR SERVETTİR!
SANATI USTADAN GÖRMEYEN (öğrenmeyen) ÖĞRENMEZ!
Üç ayrı atasözü
BİR MİLLET SANATTAN VE SANATKÂRLARDAN MAHRUMSA
TAM BİR HAYATA MÂLİK OLAMAZ. BÖYLE BİR MİLLET BİR
AYAĞI TOPAL, BİR KOLU ÇOLAK, SAKAT VE ÂCİZ BİR KİMSE
GİBİDİR… SANATSIZ KALAN BİR MİLLETİN HAYAT
DAMARLARINDAN BİRİ KOPMUŞ OLUR…
HEPİNİZ MİLLETVEKİLİ OLABİLİRSİNİZ, BAKAN OLABİLİRSİNİZ,
HATTÂ CUMHURBAŞKANI OLABİLİRSİNİZ.
FAKAT SANATKÂR OLAMAZSINIZ…
K. Atatürk
SANAT; ÖZGÜRLÜK TARAFINDAN EMZİRİLDİKÇE
BÜYÜR. SANAT; GENÇLİĞE TERBİYE, YAŞLILIĞA
AVUNTU, YOKSULLARA ZENGİNLİK VE ZENGİNLERE DE
SÜS VERİR. SANAT; İYİYİ, ÖZGÜR OLARAK OLUŞTURAN
İNSANI MÜKEMMELLİĞE ULAŞTIRMA YOLUDUR.
İNSANIN KALBİNİN KARANLIĞINA IŞIK TUTMAK,
İŞTE SANATÇININ GÖREVİDİR…
Anonim
SANAT, HAYATIN GERÇEK VAZİFESİDİR.
Friedrich Nietzische
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)