Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Tüketici endeksine göre temmuz ayında en çok artış gösteren harcama kalemi konut sektöründe olduğu gibi, konut fiyatlarında da yüzde 8,08 oranında artış olmuş…
Ve enflasyon da bir miktar düşüş olsa, en azından yükseliş olmasa bile bunun gayrimenkullere, konutlara ve konut kiralarına yansımadığını gösteriyor! Ve iki yıldır kâğıt üzerinde uygulanan, pratikte ise uygulanamayan konut kiralarını yüzde 25’lik artış sınırı şimdi hiç uygulanmıyor-uygulanamıyor! Bu durum da konut kiralarının yükseldikçe yükselmesine, arttıkça artmasına, dolayısıyla da konut sahipleri ile kiracılarının aralarının açılmasına, kavga döğüş yapmalarına, birbirlerini yaralamalarına, hattâ öldürmelerine bile neden olabiliyor maalesef!
Öncekilerin durumları ayı, günümüzde asgarî ücretle çalışan ve tek maaşlı olan bir memur veya işçinin emekli olması halinde emekli ikramiyesiyle bir ev sahibi olması mümkün olmadığı gibi, kiralık evde oturması da çok zor… Bu durum da insanları bir dönem köylerden kentlere göç ettirdiği gibi, şimdide kentlerden köylere kasabalara o da olmazsa varoşlara-kenar mahallelere göç etmeye, gecekondularda oturmaya zorluyor… Yani köylüler ve kasabalılar, bir dönem özelde ‘taşı toprağı altın’ denilen İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlere, genelde de büyüklü küçüklü kentlere akın ettikleri için köyler kasabalar yaşlılara veya üretim yapmayan-yapamayan ihtiyarlara kalmış ve bu akınlar da bazı şehirlerin nüfuslarını ikiye katlamıştı… Ve köylerden, kasabalardan yapılan genç göçleri artınca köy ve kasabalarda üretim durmuş, büyüklü küçüklü şehirler de ise üretim yerinde sayarken, tüketim artıkça artmıştı! Bu da konut ve işyeri fiyatları ile birlikte kiraları da yükseltmişti… Şimdi de artan enflasyon ve hayat pahalılığı, dar, hattâ sabit gelirli, hattâ hattâ orta gelirli bireyleri ve bilhassa aileleri şehir merkezlerinden varoşlara-kenar mahallere, taşraya, o da olmazsa köylere kasabalara göçe zorlamaya başladı… Yani, kentlerden veya şehir merkezlerinden köy veya kasabalara göçler teşvik edilmeli ama bu göçler bir plan dahilinde olmalı ve köyüne ya da kasabasına dönen bireyler ve aileler sırf tüketici değil, aynı zamanda üreticide olmalı-üretime katılmalı ve en kötü planın bile plansızlıktan daha iyi olduğu ya da olacağı unutulmamalı!
Diğer ürünler veya üretimler konusu ayrı; inşaat maliyetleri düşürülmedikçe, en azından sabit tutulmadıkça, depreme dayanıklı, ekonomik ve zamsız konut yapımları artmadıkça; muhteris konut ve işyeri sahipleri dizginlemedikçe, zaptı rap altına alınmadıkça ne konut fiyatları düşer, ne de kiralar kontrol altına alınır ki, alınamıyor da zaten!
Nasreddin Hoca’nın komşularından birisi olan çiftler bir gün kendi aralarında kavgaya dövüşe tutuşurlar… Kocasına güç yetiremeyeceğini ya da söz geçiremeyeceğini anlayan kadın da bir fırsatını bulur ve soluğu Hoca Nasredin’in evinde alır… Kadını sabırla ve dikkâtlice dinleyen Hoca, ‘haklısın’ diyerek evine gönderir… Arkasından da kadının kocası Hoca’nın yanına gelir ve Hoca onu da pürdikkat ve sabırlı bir şekilde dinledikten sonra, O’na da ‘haklısın’ der ve evine gönderir… Kocasının konuşmalarına kulak veren Hocanın karısı da, ‘’Efendi, sen kadına da, kocasına da haklısın!’ dedin. Bur da haksız olan kim?” diye sorar… Hoca Nasreddin de karısına dönerek ve tebessüm ederek, ‘’Sen de haklısın Hanım!’’ der. Ben denizde ‘ev sahipleri de kiracılar da yapsatçılar veya müteahhitler de haklılar! Ancak alacakları yok!’ derim…
İşin esprisi bir yana; ata yadigarı, oldukça eski ve dar bir eve katlandığım, dolayısıyla kendim kira vermediğim için konut sahibi ile kiracı problemlerini fazla bilmem… Ve TOKİ’nin tüm konut edinme kuralarına evlatları ve torunlarıyla birlikte katıldığı halde, bugüne kadar hiçbiri ‘EV’lenemeyen-konut sahibi olamayan bir baba ve dede olduğum için konut fiyatlarını ve ödeme şartlarını çok bilmem! Ama kirada oturan evlatlarımdan, torunlarımdan, uzak yakın akrabalarımdan, konu komşularımdan ve dostlarımdan aldığım bilgilere ve edindiğim intibalara göre konut kiraları değil dar gelirli aileleri, orta gelirli ya da çift maaşlı aileleri bile zorluyor… Bahsime konu ailelerin yan gelirleri veya artı paraları ya da anadan babadan takviyeleri olmazsa eğer (ki, bu durumda olan kişi de sayılıdır) konut edinmeleri mümkün değildir...
Atalarımız ‘Dünya da mekân, ahirette îman gerek!’ derler, ancak ben ‘herkese bu dünyada da ahirette de mekân ve îman gerekli’ derim!
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; eski hükümetler konusu ayrı, Recep Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu hükümetler her şeyi çok iyi yapsa bile denetim ve tasarruf konularında yeterli olamadı maalesef… Meselâ ‘Tasarruf Genelgesi’ yayınladı, bu genelgeye önce kendisi veya çevresi ile kamu kurum ve kuruluşları uymadı! Konut kiralarındaki artışı yüzde 25’le sınırladı, fakat bu hem reel veya gerçekçi olmadı hem de artışlar yeterince denetlenmedi. Gıda üreticilerini, toptancıları ve bilhassa zincir marketler ile alışveriş merkezlerini… kontrol edemedi, ham madde üretimindeki fâhiş fiyat artışlarını dizginleyemedi, dolayısıyla da hayat pahalılığını önleyemedi…’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
YOKLUĞUN TÖRPÜLEMEDİĞİ DEĞER YOKTUR!
HER SORUN KENDİ İÇİNDE BİR FIRSAT SAKLAR
VE SORUN FIRSATIN YANINDA CÜCE KALIR!
Benjamin Franklin
BİLGİ, SİZ ONU PRATİĞE DÖNÜŞTÜRMEDİĞİNİZ
SÜRECE BİR DEĞER TAŞIMAZ… Anton Çehov
EĞER ÖDENECEK BİR BEDEL YOKSA, YAŞANACAK
BİR DEĞER DE YOKTUR… Albert Einstein
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)