KONUTTA ‘’9 YILIN” EN DÜŞÜK SATIŞI GEÇTİĞİMİZ EKİM AYINDA YAŞANMIŞ AMA BU, FİYATLARI HİÇ ETKİLEMEMİŞ
Hemen herkesin bildiği, gördüğü ya da duyduğu gibi (ve tâbiri caizse ya da teşbihte hata olmazsa eğer), ülkemiz bir müddettir ‘sınırsız sorumsuz’ bir konut, taşıt ve tüketici kredisi ile birlikte kredi kartı alım ve kullanım cenneti hâline geldi, daha doğrusu getirildi! Bu durum da bana, bir zamanlar yerden dolaman biter gibi biten bankerlerin ülkemize ve insanımıza verdiği maddi mânevi zararları hatırlattı! Yani yaşı müsait olanların hatırlayacakları gibi, bir dönem bankerler yüksek, yüksekten de yüksek faiz ve ne idüğü bellen belirsiz offshore hesaplarıyla çok sayıda müşteri ‘mûdî’ topladılar. Ama sonunda kendileri battıkları gibi, mûdilerinin bir kısmını da batırdılar! Dolayısıyla da Ülkemize ve insanımıza pahalıya mal oldular.
Bankerlerin batmasıyla gün yüzüne çıkan ve devletin kontrolünde çalışan bankalar da bu sefer insanlara değişik adlar altında ve oldukça yüksek miktarlar da krediler verme yarışına girdiler; Herkese (gelirlerinin birkaç kat fazla limiti olan) kredi kartları dağıttılar. Ve bazı kişiler bu kredileri ve kartları yerinde kullanırlarken, bazıları da kartlarla yapılan harcamaların ve kullanılan kredilerin geri ödemesi olmayacakmış gibi (hoyratça) kullandılar ve harcadılar… Sonuç ise herkesin mâlûmu!
Her neyse, benim bugünkü asıl konum bankerler, bankalar, bankamatikler, krediler, kredi kartları değil, konutlar. O nedenle ben şimdi asıl konuma dönüyor ve daha yazımın başında ‘Cenab-ı Allah kimseyi bu dünyada da öte dünyada îmansız ve mekânsız bırakmasın!’ diye dua ediyor, sözüm geçen sevgili okurlarımdan da bu duaya ‘ÂMİN…’ demelerini istirham ediyorum: Şimdide asıl konuma dönüyorum:
Şöyle ki; yine herkesim mâlûmu olduğu üzere, ihtiyacı olsun olmasın bazı insanlar ve bilhassa karı koca çalışan aileler, (Toplu Konut İdaresi >TOKİ<’nin yapıp sattıkları hariç) bankalardan veya finans kurumlarından ‘faiz oranlarını ve ödeme şekillerini benim de bilmediğim bir şekilde’ ve oldukça yüksek miktarlarda krediler çekmişler ve o kredilerle ya müteahhitler aracılığıyla ya da kendileri bizzat yeni yeni konutlar yaptırmışlar ve oldukça lüks araçlar almışlardı! Ki, ilk zamanlarda ülkemiz de ihtiyaç fazlası konutların oluşması ve 1. el araçların çoğalması nedeniyle 2. el araçların fiyatlarında da, ev kiralarında ve araç fiyatlarında da ciddi düşüşler yaşanmış, en azından ciddi artışlar olmamış, fahiş zamlar yapılmamıştı!..
ŞİMDİ DE TÜİK’İN VERİLERİNİ DEĞERLENDİRELİM!
Türkiye İstatistik Kurum (TÜİK)’in Ekim ayına ilişkin olarak yayınladığı konut satışı istatistiklerine göre; Türkiye genelinde konut satış sayısı Ekim Ayında geçen yılın aynı anına kıyasla yüzde 8,7 oranında gerileyerek 93 bin 761’e inmiş… Konut sayıları Ocak-Ekim döneminde ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 14,3 oranında azalışla 993 bin835 olarak gerçekleşmiş… Ve Ekim ayında konut satışlarında İstanbul 14 bin 941 satış ve yüzde 15,9 ile en yüksek satışı yapan 1. İl; 7 bin 394 konut satışı ve yüzde 7,9 pay ile Ankara 2. İl; 5 bin 192 konut satışı ve yüzde 5,5 pay ile de İzmir 3. İl olmuş.
YERLİ KİŞİLERE ‘KONUT SATIŞLARINDA’ YUMUŞAK YABANCIYA SATIŞLAR DA İSE SERT DÜŞÜŞ OLMUŞ
TÜİK’e göre Ekim ayında yabancılara 2 bin 535 konut satılmış. Dolayısıyla da yabancılara yapılan konut satışları, Ekim ayında yıllık bazda yüzde 52,9 oranında azalma olmuş. Yani ülkemiz de yabancıya satılan konut sayısında önemli bir düşüş yaşanırken, Vatandaşlarımıza yapılan satışlar da düşüş olsa bile yabancılardaki kadar sert bir düşüş yaşanmamış… Ve yabancılara yapılan satışlarda ilk sırayı 931 konutla Antalya; 2. Sırayı 758 konut satışıyla İstanbul; 3 sırayı ise 254 satışla Mersin takip etmiş…
Ülke insanı olarak biz bir ürünün veya sebze ve meyvenin rekoltesinin düştüğü, dolayısıyla da fiyatlarının yükseldiği bir yılın ertesinde o ürünlerin üretimini olağanüstü artıyoruz. Hal böyle olunca da fiyatların düşmesine, üreticilerin mağdur olmasına neden oluyoruz… Oysa bizim ‘Tarım ve Orman Bakanlığı’ adı altında ve oldukça uzman kişilerden, veteriner hekim, tekniker ve teknisyenlerden ve ziraat mühendislerden vb. uzmanlardan oluşan bir kurumumuz; Ziraat Odaları Birliği, Yetiştiriciler Birliği, Kooperatifler Birliği, Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği ile Borsalar Birliği gibi uzmanlardan oluşan meslek kuruluşlarımız (STK’larımız) var… Amma velâkin ‘Ülkemizin köklü, planlı projeli bir tarım politikası yok’ maalesef… O nedenle, tamamına yakını uzman kişilerden oluşan bu kurum ve kuruluşlarımız bir araya gelseler, meselâ çalıştaylar gerçekleştirseler olmaz mı? Olur…
Kısacası bizim irmiğimiz, şekerimiz ve yağımız olduğumuz gibi, ustalarımız da var! Ancak bu ustaları işletecek veya bir araya getirerek üretim yaptıracak bir irademiz ve otoritemiz veya yöneticilerimiz yok maalesef!
Her neyse benim bugünkü asıl konum tarım ve hayvancılık da değil, konut idi. Ancak, büyük bir tarım ve hayvancılık ülkesi olduğu için konut sayısını, alış satış fiyatlarını ve konut kiralarını hatırlatmadan edemedim… Çünkü yukarıda da dikkât çekmeye veya ifade etmeye çalıştığım gibi, ülkemizde yaklaşık 20 yıldır bir konut, taşıt ve kredi kartı enflâsyonu yaşanıyordu… Yani ülkemiz son yıllarda konuta, araca ve kredi kartına doydu… Ancak, bu doyumlar fiyatlara ve kiralara fazla yansımadı maalesef…
TOKİ BENİ ‘EV’LENDİRMEDİĞİ GİBİ, DİYÂNET DE HACI OLMAMA… İMKÂN VERMEDİ MAALESEF!!
Bu ara başlığım da biraz ironi yapmaya çalıştım ama, aslında bir gerçeği vurguladım… Çünkü biz bundan 14-15 yıl kadar önce hacı adayı olduk, amma velâkin, çekilen kuralar bugüne kadar bizim hacı olmamıza imkânı vermediği gibi; 3 oğlumdan bir İstanbul da biri Gebze de, 6 torunumdan biri Ankara da ve biz de buradaki oğlumuzla birlikte TOKİ’nin tüm sosyal konut kuralarına katılmamıza rağmen bu güne kadar birimize olsun konut kısmet olmadı maalesef. Dolayısıyla bizler hacı olamadığımız gibi, yeni bir konut sahibi de olamadık… O nedenle yarım asırlık ve 2 odalık bir ata yadigârı konutta ve zorunlu ikâmete tâbi vaziyette oturuyoruz. Ona da şükrediyoruz tabii’ diyor, herkese ‘mekânlı ve imanlı’ saygılar sunuyorum.
VERMESSE MÂBUT, NEYLESİN SULTAN MAHMUD!
NASİPSE GELİR HİNT’TEN YEMEN’DEN, NASİP
DEĞİLSE NE GELİR ELDEN!.. 2 ayrı Atasözü
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)