Yılını tam hatırlamıyorum ama aklımda kaldığı kadarıyla rahmetli Bülent Ecevit’in 1978-1979’lu yıllarda Başbakanlığını yaptığı Hükümet döneminde şiddetli bir gıda maddesi sıkıntısı vardı ve sıkıntıların sebebi de tabii değil sûnî, yani bir kasta mahsus… idi! Meselâ büyük bir çay, şeker ve zeytin ülkesi olan ülkemizde çay, şeker, (sigara) çiçek ve zeytin yağı ve margarin gibi temel gıda maddelerini bulmak âdetâ imkânsızdı. Ve insanlar o dönemde bahsime konu ürünleri temin edebilmek için bakkalların önünde uzun kuyruklar oluştururlardı. Ki, ben de o yıllarda Et Balık Kurumu’nun şehir merkezinde ki satış mağazasında çalışıyordum ve bazı insanlar bir kilo kıyma alabilmek için sabah namazında ve Satış Mağazası önünde kuyruğa girerlerdi. Ve biz üç kişi EBK’nin Satış Mağazası’nda çalışırdık. Diğer iki arkadaş Burdurlu olmadıkları için fazla tanıdıkları yoktu. O nedenle saatlerce kuyrukta bekleyen insanların birçoğu bana kaş göz işaretleri veya el kol hareketleri yapar ve kendisine bir kilo kıyma veya kuşbaşı ayırmamı istelerdi ama ben haksızlık olmaması için o tekliflere cevap vermezdim… Ve daha sonra küçük bir market çalıştırmaya başladım ve bahsime konu ürünleri kendim bulmakta zorlandığım gibi satışını yaparken de gelen yoğun talep nedeniyle zorlandığımı hatırlıyorum…
Bütün bunları anlatmamın sebebi şu:
Şöyle ki; benim yukarı da özetlemeye çalıştığım kıtlık döneminde insanlar nerde bir kuyruk görseler hemen o kuyruğa girerlerdi! Çünkü o dönem de bir yerde kuyruk varsa orda mutlaka bir ihtiyaç maddesi satılıyor demekti…
Bendeniz de bugüne kadar Toplu Konut İdaresi (TOKİ)’nin bütün konut edindirme kuyruklarına girdim ve şartlarını yerine getirdim! Ancak her ne hikmetse TOKİ beni bugüne kadar bir türlü ‘ev’lendirmediği-konut sahibi etmediği gibi; büyük torunumuz Ankara da evlâtlarınızdan biri Pendik’te, biri Gebze’de, biri de Burdur Merkez de olmak üzere bizim aile topluca (5 ayrı kişi) Toplu Konut İdaresi’ne müracaatta bulundu, amma velâkin, TOKİ bugüne kadar hiçbirimize konut edinme imkânı vermedi maalesef.
Bütün bunlar neyse ne amma, biz bundan 2 yıl önce, TOKİ’nin “İlk Evim ve Müstakil Arsam” projesine de müracaat etmiştik. Yani biz konuttan umudumuzu keserek arsa kuyruğuna girdik! Ancak TOKİ evlatlarıma da torunuma da konut edinme hakkı vermediği gibi, arsa sahibi olma imkânı da vermedi. Fakat, Temmuz 2023’te çekilen kuralarda bana Burdur’un neresinde, ne şekilde ve kaç metrekare olduğu veya olacağı belli olmayan ve bu konuda da kimsenin hiçbir bilgisi olmayan bir arsa isâbet etmiş ve bu arsalar da 2023 yılının sonunda teslim edileceği ifade edilmişti. Ancak, bırakın 2023’ün sonunu, 2024’ün sonuna yaklaştığımız şu günlerde bile bırakın teslim almayı, bu arsaların akîbeti hakkında dahî bir bilgimiz yok maalesef! Ki, bazı vatandaşlar bana ’sen gazetecisin senin bilgin vardır. Bu arsalar nerede ve teslimatları ne zaman yapılacak?’ gibi sorular soruyorlar. Ben de onlara, ‘arsalar Burdur Gölü’nün üzerinde olduğu gibi, teslimatları da çıkmaz ayın başında!’ diyerek yılan hikâyesine dönen bizim arsaların sonuçlarını hicvetmeye çalışıyorum. Ancak bu arsaların teslimiyetlerinin gecikmesi ve bunun şakası bir yana, gecikmenin tadı tuzu kaçmaya başladı! O nedenle, TOKİ yetkilileri Burdur’un bu arsa problemini bir an evvel çözmeliler, dolayısıyla da vatandaşların kendilerine olan güvenlerini daha fazla sarsmamalılar!
Bizde ‘devlet’ deyince akan sular durur, bulanık sular durulur! Yani bizim inanç, gelenek ve göreneklerimize göre devlet kıldan ince, kılıçtan keskin bir kurumdur! O nedenle biz devletimize, dolayısıyla da milletimize kayıtsız şartsız inanır, güvenir ve sever sayarız.
Çünkü devlet her şeye ‘evet’ demez veya her şeye söz vermez ama verdiği sözü de mutlaka tutar… Ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ)’de devletin oluşturduğu bir kurum veya kuruluştur… O nedenle, bir devlet kurumu veya kuruluşu olan TOKİ; ‘diğer il ve ilçeleri bilmiyorum ama’ Burdur’da verdiği sözleri bu kadar uzun süre aksatmamalı, aksattıysa bile gerekçesi, nedenini niçinini açıklamalı! Ancak TOKİ Burdur’da (kâğıt üzerinde) arsa sahibi yaptığı kişilere bugüne kadar herhangi bir açıklama veya duyuru yapmadı… Bu olumsuzluk da TOKİ’ye olan güveni sarsmaya başladı…
Atalarımız ‘Dünya da mekân, âhirette îman’ diyerek mekânsızlığın ve îmansızlığın önemine vurgu yapmışlar! Ve îman konusu hassas bir konu olduğu için açıklamayı ehline bırakmak, sözü dünyadaki mekân konusuna getirmek, yetkililerin dikkâtlerini çekmek ve konu hakkındaki yazımı noktalamak istiyorum:
Kendim, bîkârlık dönemim ayrı, evlendikten sonra sadece 43 gün kira da oturdum. O nedenle kiralık evlerde oturmanın maddî mânevî külfeti konusunda fazla bir bilgiye sahibi değilim. Ve büyük ve kimya mühendisi torunumuz Ankara’nın Çankaya’sında ve kiralık bir evde oturdu ama ev sahibi torunumuza bir ev sahibi gibi değil, evlâdı gibi davrandı… Büyük oğlumuz Gebze’de, ikiz oğullarımızdan biri Pendik’de, biri de Burdur Merkez de ve kiralık evde oturuyor… Onun için yüksek kiralardan kurtulabilmek için onlarda tıpkı benim gibi ikâmet ettikleri kentlerde bir konut veya arsa sahibi olabilmek için TOKİ’nin tüm kuralarına girdiler… Fakat TOKİ, her ne hikmetse yıllardır hiç birine ne konut ne de arsa edinme imkânı vermedi… Sadece bana bir arsa sözü verdi ama o da nerede, nasıl ve ne zaman teslim edilecek o da belli değil.
Uzunun lâfın kısası ve meselenin hülâsâsı; îman her iki dünyada da lâzım olduğu-olacağı gibi, mekân da öyle. Yani Müslüman bir bireyin ve ailenin dininin gereklerini lâyıkıyla yerine getirebilmesi için iman da gerekli, mekân da… O nedenle ben kendim, ömrünün büyük bir bölümünü ata yadigârı, küçük ve eski bir evde geçirmiş; 3 evlat ve 6 torun sahibi bir vatandaş olarak TOKİ’nin tüm kuralarına katıldığım gibi, 3 oğlum ve bir torunum da katıldı… Ancak, Mevlâ bugüne kadar hiçbirimize bir konut nasip etmedi. TOKİ bir arsa vaadinde bulundu ve o vaat te bir türlü yerine getirilmedi’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
ZAMAN İNSANLARIN GERÇEK DEĞERLERİNİ
ORTAYA ÇIKARIR… Chrles Darwin
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)